Günlerden bugün Anneler Günü. Sistem hediyesini paketlemiş, üstüne pembeli mavi kurdeleler bağlamış. Reklam panolarında yüzü yorgun ama gülümseyen bir anne figürüyle, “anneliğin kutsallığı” anlatılıyor. Ancak unutulmamalı ki kutsallık adı altında kadını ev içine hapseden, onun duygularını, bedenini ve neşesini sistematik olarak araçsallaştıran bir düzen var. Neşemizi çalan, neşemizi meta haline getiren, sonra da bir günlüğüne bize geri sunan ataerkil bir düzenden bahsediyorum.
Kadın neşesi… Ne zordur değil mi bu iki kelimenin yan yana gelmesi patriarkal bir dünyada? Kadın neşesi; erkek aklın “ciddiyet” takıntısına, normatif rollerin sıkıcılığına ve ‘makbul kadın’ imgelerine sığmaz. O Dionysos’un asması gibi sarar, kırar zincirleri. Doğurganlığı sadece biyolojik değil; yaratıcı, dönüştürücü, özgürleştirici anlamlar taşır.
Nietzsche’nin trajik düşüncesinde Dionysos’un temsil ettiği yaşam coşkusunun tam karşısında Apolloncu düzen ve sınır koyucu akıl yer alır. Kadın, bu Apolloncu düzenin yansıtmasında çoğu zaman formun, kalıbın dışına taşan olarak temsil edilir; bastırılmak istenir. Ama işte burada Dionysos gelir. Onun maskesini takan kadın, sadece anne değil, yaratıcının kendisidir; yaşamın hem içindeki hem ötesindeki kudreti taşır.
Anne neşesi, yalnızca çocuğuna bakan bir figür değil; yaratmanın, yaşatmanın, özgür bırakmanın, neşeyle deliliğin eşikte buluştuğu yerdir. Ve bu neşeyi bastıran sistem yalnızca ataerkil yapı değildir; onunla kol kola yürüyen tüketim kültürü, dini dogmalar, toplumsal roller, hatta bazen anneliği kutsarken kadını hiçe sayan romantik yüceltmeler de bu bastırmanın aracıdır.
Bugün Anneler Günü. Kutlamalı mıyız? Elbette. Ama Neşeyi geri alarak. Dans ederek, kahkaha atarak, sistemin dayattığı rollerin üzerine üzüm ezerek kutlayalım. Neşeyi yeniden politik yapalım. Çünkü neşe, özgürlük demektir. Neşe, dirençtir. Neşe, yaşama evet demenin bir halidir.
Ataerkilliğe dair son sözüm şudur:
O sistem ki kadını “fedakâr”, “anneliğiyle anlam bulan” bir gölgeye dönüştürür, onun çok sesli kimliğini bastırır. Oysa anne olmak biriciktir ama tek değildir. Kadın; anne, âşık, yaratıcı, başkaldıran, seven, terk eden, yeniden doğan ve bazen sadece susan olabilir. Dionysos’un öğrettiği gibi: Hiçbir şey sadece bir şey değildir. Neşe ise her şeydir.
Şimdi, Sence kadın neşesi en çok nerede bastırılıyor bugün?
Sevgiyle, aşkla kalın canım anneler ve kadınlar. Bugün değil her gün sistemi yeniden inşa edeceğimiz günler sizin eseriniz olacak!
Dionysos