Levâic, bir online platform değil sadece.
Bir okyanus kıyısıdır.
İç sesi bastırılmamış, duygularını yargılamamış, vicdanını susturmamış yüreklerin bir araya geldiği yer.
Levâic, eski türkçeden gelen kadim bir kelimedir.
Anlamı: Kalpleri aşk ateşiyle yananlar.
Ama burada aşk, yalnızca romantik bir kıvılcım değil;
hakikatin peşinden gitme arzusu,
anlamı yaşamla kurma cesareti,
kendini ve başkasını adaletle görme hassasiyetidir.
Biz Levâic’te, kelimelerle değil kalplerle konuşuruz.
Çünkü biliyoruz: Her kelime kalpte bir yere düşer.
Bazısı orada yanar, bazısı orada çoğalır.
Adalet dediğimiz şey, sadece hakkın teslimi değil;
göremediğimizde bile gözetme iradesidir.
Empati dediğimiz şey, sadece üzülmek değil;
yanında yürümeyi seçmektir.
Aşk dediğimiz şey, yalnızca sevmek değil;
içimizde kıvılcım olup kalan şeydir.
Levâic, bu kıvılcımı taşıyan herkese seslenir:
Kendini unutma.
Başkasını görmeden önce kendine bak.
Vicdanına kulak ver; o en eski pusulandır.
Kalbinin ateşini söndürme — çünkü o ateş, seni insan yapan ışıktır.
Bizler, her danışmanlıkta, her kullanıcımızla, her yazıda, her okurla kurulan ilişkide şunu hatırlatırız:
“Adil yaşamak, kendine sadakatle başlar.
Aşkla görmek, dünyayı değiştirmeye yetebilir.”
Levâic; düşünen kalplerin, hisseden akılların,
adaleti içsel bir denge olarak görenlerin,
yalnızca “iyi yaşamak” değil, “anlamlı yaşamak” isteyenlerin evidir.
Ve bu evin kapısı,
kalbiyle düşünen herkese sonuna kadar açıktır.
Kalbinin ateşini taşı. Çünkü Levâic, o ateşin adıdır.