Doğa ile kurduğumuz ilişki, yalnızca fiziksel bir temas değil, aynı zamanda duyularımız ve duygularımız aracılığıyla da derinlemesine hissedilen bir bağdır. Bitkilerle olan etkileşimimiz, sadece bir gözlem ya da bakım pratiği olarak değil, bir ses, bir dil ve bir hareket olarak varlığımızın bir parçasıdır. Farkında olmadan bitkilere baktığımızda, onların da bizi ‘gördüğünü’ hissettiğimizde, aslında doğa ile olan bağımızın bütüncül bir boyuta taşındığını fark ederiz.
Bitkiler ve Duygusal Zekâ: Empati ve Bağlanma
Bitkilerle insanlar arasındaki bağ, yalnızca biyolojik bir varoluş değil, aynı zamanda psikolojik ve duygusal bir boyuta da sahiptir. Salovey ve Mayer (1990) tarafından tanımlanan duygusal zekâ, bireyin hem kendi duygularını tanıyıp yönetmesini hem de başkalarının duygularını anlamasını kapsar. Goleman ve Boyatzis (2017) ise duygusal zekânın empati, sosyal farkındalık ve ilişki yönetimi gibi bileşenlerinin, yalnızca insanlar arasında değil, doğa ile kurulan ilişkilerde de belirleyici olduğunu vurgulamaktadır. Bitkilerle ilgilenmek, empatiyi geliştiren ve bencil olmayan bir bağ kurmamıza yardımcı olan bir süreçtir.
Mid Sweden Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, insanların bitkilere karşı geliştirdiği duygusal bağlılık ve bu ilişkinin günlük yaşamdaki etkilerini incelemiştir (Amjadian, 2017). Çalışma, bitkilerle etkileşimin insanların yalnızlık duygularını azalttığını, empati ve bakım verme becerilerini geliştirdiğini ortaya koymuştur.
Plutchik’in duyguların psikoevrimsel teorisine göre, temel duygular evrimsel süreç içinde hayatta kalma avantajı sağlamaktadır (Plutchik, 2001). İnsanların bitkilerle ilişkisi, bu duyguların etkin bir şekilde işlediği bir alan olarak görülmektedir. Örneğin, güven duygusu bitkilerle vakit geçiren bireylerde artarken, korku ve kaygı gibi olumsuz duygular azalır.
Toprak ve Bitkilerle Köklenmek: Maneviyat ve Doğa ile Birlikte Var Olmak
Toprak ve bitkilerle kurulan bağ, yalnızca bir tarım pratiği ya da bahçecilik değil, aynı zamanda insanın manevi boyutunu da besleyen bir etkileşimi içerir. Psikolojide “grounding” (köklenme) olarak bilinen kavram, bireyin mevcut anı hissetmesini ve duygusal olarak dengelenmesini sağlayan bir tekniktir. Toprakla temas etmek, bitkilerin yavaş ama sürekli büyüyen döngüsüne tanıklık etmek, insana derin bir farkındalık kazandırabilir.
Taylor ve arkadaşlarının (2000) “tend-and-befriend” teorisine göre, stresle başa çıkma stratejileri arasında bağlanma ve bakım verme önemli bir yer tutar. Kadınların stresle başa çıkma biçimlerinin büyük oranda sosyal destek oluşturma ve çevreleriyle daha derin bağlar kurma üzerine inşa edildiği vurgulanmaktadır (Taylor et al., 2000). Ancak erkekler de bitkilerle güçlü bir bağ kurabilir ve doğayla iç içe olmak, stres yönetimini ve duygusal farkındalığı artırabilir. Bitki yetiştirme, doğayla temas etme ve bahçecilik gibi aktiviteler, bireylerin duygusal zekâlarını geliştirmelerine katkı sağlayabilir.
Bitkiler ve Duyusal-Duygusal İyileşme: Doğanın Şifası
İnsan doğası gereği duygusal ve duyusal uyaranlara açıktır ve bitkiler bu ihtiyaca güçlü bir yanıt sunar. Bitkilerle etkileşim kurmak, bireyin zihinsel ve duygusal sağlığını olumlu yönde etkileyen bir süreçtir. Yeşil alanlarda vakit geçirmek, yalnızca huzur verici bir ortam sağlamakla kalmaz, aynı zamanda zihinsel berraklığı artırır ve psikolojik rahatlama sağlar (Bratman, Hamilton, & Daily, 2012).
Araştırmalar, bitkilerin varlığının bile stres seviyelerini azalttığını ve kortizol hormonunun düşmesine katkı sağladığını göstermektedir (Kuo, 2015). Kendi bitkisini yetiştirmek veya doğada vakit geçirmek, bireyin günlük streslerinden arınmasına, dikkatini mevcut ana yönlendirmesine ve iç huzurunu artırmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, bitkilerle fiziksel temas, toprakta bulunan mikroorganizmaların bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve serotonin seviyelerini artırarak depresyon semptomlarını hafiflettiği yönünde bulgular içermektedir (Lowry et al., 2007).
Bitkilerin sunduğu duyusal deneyimler de iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Yaprakların dokusu, çiçeklerin kokusu, rüzgârda sallanan dalların sesi ve toprağın serinliği, bireyin duyularını harekete geçirerek zihinsel dinginlik yaratır (Ulrich, 1984). Bu duyusal uyaranlar, bireyin kaygı seviyesini düşürür ve huzur hissini artırır. Dolayısıyla, bitkilerle kurulan bu bağ hem fiziksel hem de psikolojik bir iyileşme sürecine destek olur.
Kaynakça
- Amjadian, S. (2017). My friend is always with me: The emotional connection between human and plants. Mid Sweden University.
- Bratman, G. N., Hamilton, J. P., & Daily, G. C. (2012). The impacts of nature experience on human cognitive function and mental health. Annals of the New York Academy of Sciences, 1249(1), 118-136.
- Goleman, D., & Boyatzis, R. (2017). Emotional intelligence has 12 elements. Which do you need to work on?Harvard Business Review.
- Kivlighan, K. T., Granger, D. A., & Booth, A. (2005). Gender differences in testosterone and cortisol response to competition. Psychoneuroendocrinology, 30(1), 58-71.
- Kuo, F. E. (2015). How might contact with nature promote human health? Acta Psychologica Sinica, 47(2), 107-113.
- Lowry, C. A., et al. (2007). The microbiota modulates stress responses and behavior through changes in brain-derived neurotrophic factor expression. Proceedings of the National Academy of Sciences, 104(24), 10846-10851.
- Plutchik, R. (2001). The nature of emotions. American Scientist, 89(4), 344-350.
- Salovey, P., & Mayer, J. D. (1990). Emotional intelligence. Imagination, Cognition and Personality, 9(3), 185-211.
- Taylor, S. E., et al. (2000). Biobehavioral responses to stress in females: Tend-and-befriend, not fight-or-flight. Psychological Review, 107(3), 411-429.
- Ulrich, R. S. (1984). View through a window may influence recovery from surgery. Science, 224(4647), 420-421.